Fitness kelimesini Türlerin Kökeni isimli kitabında ilk kez kullanan ve literatüre kazandırılmasına öncü olan kişi Biyolog Charles Darwin’dir. Biyologlar, belirli bir genotipin, diğer tip genotiplere oranla ne kadar baskın olduğunu, gelecek nesillere yavru bırakmada diğer potansiyellere göre yoğunluk oranına doğru orantılı bir tanımlama oluşturmak için Fitness kelimesini kullanırlar. Örneğin deney grubuna dahil aynı türdeki iki farklı renge sahip böceklerden renkleri kahverengi olanlar, sürekli olarak renkleri yeşil olan böceklere göre üreme dönemlerinde daha fazla yavru bırakırsa, kahverengi böceklerin daha yüksek bir kondisyona ya da Fitness seviyesine sahip olduğu düşünülür. Genetik yapısı ile ömrü belirlenen bir organizmanın çevresine adaptasyon derecesi Fitness olarak (Darwinian Fitness) tanımlanır.
Bir organizmanın çevre şartlarına uyumlanabilme derecesi ve neslini sürdürebilme becerisi olarak ilk kez tanımlanan Fitness kelimesine uygun ilerleyen Fitness Teorisi, zaman içinde tanımını ve kapsamını genişleterek gelişmiştir. Başarılı gen transferi tanımı içinde, büyük / hacimli kaslara sahip olma, susuz uzun süreler egzersizin devam ettirilmesi, atletik beceriler, vücut ısısını koruyabilme / tutabilme, düşük yağ oranı, belli besinleri sorunsuz sindirebilme, karanlıkta daha iyi görebilme ve benzeri özelliklerle hayati faktörleri koruyabilme becerisi olarak ölçeklenen Fitness, duruma ve şartlara bağlı olarak spesifik olarak, tek başına değerlendirilmeyen, koşul, ortam, eylem ve yarışma etkenine göre değer kazanan becerilerin sürdürebilir olmasıyla zaman bileşenini de içermesiyle, verilen bir ödevi en güvenli ve etkili şekilde gerçekleştirebilme kapasitesi olarak tanımlanmaya başlandı. Strength (Kuvvet), Bir dirence karşı koyabilme becerisi, Speed (Hız), Belli bir mesafe aralığında gövdeyi ya da gövdenin bir bölümünün en kısa sürede hareket ettirebilme becerisi, Stamina (Takat), Vücut sistemlerinin belli bir ödevi olabilecek en uzun süre devam ettirebilme becerisi, Suppleness (Kıvrak-Esnek-Mobil Yapı), bir ya da birden fazla eklemin ilgili görevin gerektirdiği en uygun açıklıkta çalışabilme becerisi, Skill (Beceri), Doğru teknikleri, doğru zamanlama ile ve başarıyla yerine getirebilme becerisi, Spirit (Psikolojik Faktörler) İlgili Fitness hedefine giden yolda motivasyon seviyesiyle engellere (sakatlık gibi) karşı dayanıklılık ve Structure (Biçim, yapı), Organizmanın ilgili göreve şekilsel ve yapısal yatkınlığı olarak yedi ana başlıkta tanım kapsamı genişletilen Fitness, Amerika Birleşik Devletleri Sağlık ve Sosyal Hizmetler Departmanına göre, Fiziksel Fitness tanımı kapsamında ilk kez daraltılarak , "insanların sahip olduğu veya fiziksel aktiviteyi gerçekleştirme becerisiyle ilgili bir dizi özellik" olarak tanımlanmıştır.
Fiziksel Fitness söz konusu olduğunda, bu bileşenler:
· Kardiorespiratory Fitness / Kardiyovasküler Sağlık,
· Muscular Strength / Kassal Kuvvet,
· Muscular Endurance / Kassal Dayanıklılık,
· Body Composition / Beden Kompozisyonu
· Flexibility / Esneklik
olarak tanımlanmıştır.
Fiziksel Fitness ve Öğeleri
Amerika Birleşik Devletleri Sağlık ve Sosyal Hizmetler Departmanı Fiziksel Fitness tanım kapsamını ilk kez genişleten kurum olmuştur ve yukarıda bahsedildiği gibi yedi alt öğe içinde değerlendirmiştir. ACSM’nin (American College of Sports Medicine – Amerikan Spor Hekimliği Koleji) tanımına göre Fiziksel Fitness, serbest zaman etkinliklerinde enerji dolu hissetmek, beklenmedik durumların (ani denge kaybı, düşme engelleme ya da hızlıca koşma gibi) üstesinden yaralanmadan gelebilmek ve aşırı bir yorgunluk olmaksızın günlük işleri canlılık, zindelik ve esenlik içinde gerçekleştirebilme durumu olarak tanımlanır. Ölçülebilen bir dizi niteliğe vurgu yaparak sahip olunan becerilerin takibini mümkün kılarak, Fiziksel Fitness’ın sağlık ile ilişkili ve beceri ile ilişkili bileşenleri olarak iki başlık altında incelenmesini savunur. Sağlık ile ilgili Fiziksel Fitness öğeleri Kardiyorespiratuar dayanıklılık: Bir fiziksel aktivite yaparken oksijen desteğinin sağlanabilmesi için dolaşım ve solunum sisteminin işlevini ifade eder.
· Vücut kompozisyonu: Vücutta bulunan kas, yağ, kemiğin nispi miktarları ve vücudun diğer hayati organlarını ifade eder.
· Kassal kuvvet: Kasın kuvvet üretebilme yeteneğini ifade eder.
· Kassal dayanıklılık: Kasın yorgunluğa direnebilme ve performansı / aktiviteyi devam ettirebilme yetisini ifade eder.
· Esneklik: Bir eklemin doğal hareket sınırları içinde rahatça hareket edebilme yetisini ifade eder.
· Çeviklik: Bireyin hızında, dengesinde ve vücut kontrolünde bir kayıp olmaksızın ani yön değiştirebilme yetisini ifade eder.
· Koordinasyon: Bireyin bir motor beceriyi iyi bir teknik ve ritim ile yapabilme becerisini ifade eder.
· Denge: Durağan veya hareket halinde iken vücudun destek yüzeyi üzerinde kontrol edilebilme yeteneğini ifade eder.
· Güç: İş yapma oranını ifade eder. Diğer bir ifade ile güç, kuvvet ve hızın bir ürünüdür. Reaksiyon zamanı: Bir uyarana mümkün olan en kısa sürede yanıt verebilme yeteneğidir.
· Sürat: Bir bireyin, bir motor beceriyi mümkün olan en kısa sürede tamamlama yetisidir.
Bu tanımlar ışığında Fiziksel Fitness öğelerinin gelişimini düzenli olarak takip edilmesi ve verimlilik esasalı çalışma daha imkanlı hale gelmiştir. Özel bir Fitness Markası olan CrossFit , Fitness’a üç başlık altında yaklaşmış ve çerçeveyi bir üst segmente taşımıştır. Temel olarak üç standart, CrossFit 'in Fitness görüşünü tanımlar. İlki, on adet genel fiziksel beceriye dayanmaktadır. İkinci standart veya model atletik görevlerin performansına (Hopper Model), üçüncüsü ise tüm insan eylemlerini yönlendiren enerji sistemlerine dayalıdır. Ilk standart olan on adet genel fiziksel beceri: Kardiyorespiratuar dayanıklılık, dayanıklılık, takat, esneklik, güç, hız, koordinasyon, çeviklik, denge ve isabetli harekettir.
· Cardiovascular/respiratory endurance / Kardiyovasküler Sağlık: the ability of body systems to gather, process, and deliver oxygen / vücut sistemlerinin oksijen toplama, işleme ve verme yeteneği,
· Stamina / Dayanma Gücü / Takat: the ability of body systems to process, deliver, store, and utilize energy. / vücut sistemlerinin enerjiyi işleme, iletme, depolama ve kullanma yeteneği,
· Strength / Kuvvet: the ability of a muscular unit, or combination of muscular units to apply force. / bir kas biriminin veya kaslı birimler kombinasyonunun dirence karşıt mukavemet uygulama yeteneği,
· Flexibility / Esneklik: the ability to maximize the range of motion at a given joint. / belirli bir eklemdeki hareket aralığını maksimize etme yeteneği,
· Power / Güç: the ability of a muscular unit, or combination of muscular units, to apply maximum force in minimum time. / Bir kas ünitesinin veya kaslı ünitelerin kombinasyonunun, minimum sürede maksimum kuvvet uygulama yeteneği,
· Speed / Hız: the ability to minimize the time cycle of a repeated movement. / Tekrarlanan bir hareketin zaman döngüsünü en aza indirme yeteneği,
· Coordination / Koordinasyon: the ability to combine several distinct movement patterns into a singular distinct movements. / Birkaç farklı hareket modelini tekil farklı hareketlerde birleştirme yeteneği,
· Agility / Çeviklik: the ability to minimize transition time from one movement pattern to another. / bir hareket modelinden diğerine geçiş süresini en aza indirme yeteneği,
· Balance / Denge: the ability to control the placement of the body’s center of gravity in relation to its support base. / destek tabanına göre vücudun ağırlık merkezinin yerleşimini kontrol etme yeteneği,
· Accuracy / İsabetli Hareket: the ability to control movement in a given direction or at a given intensity. / belirli bir yönde veya belirli bir yoğunlukta hareketi kontrol etme yeteneği.
Bu on becerinin her birinde yetkin olduğunuz kadar formda olabileceğimiz inancına dayanan ilk standart, bu on becerinin her birini geliştirdiği ölçüde zindeliği geliştirir fikrini savunur. Antrenman, vücutta ölçülebilir bir organik değişiklik yoluyla performansı artıran aktiviteyi ifade eder. Buna karşılık, koordinasyon, çeviklik, denge ve doğruluktaki gelişmeler uygulama yoluyla elde edilir. Uygulama, sinir sistemindeki değişiklikler yoluyla performansı artıran aktiviteyi ifade eder. Güç ve hız hem eğitimin hem de uygulamanın uyarlamalarıdır.
Ikinci standardın özü, zindeliğin akla gelebilecek her görevde iyi performans göstermek olduğu görüşüdür. Sonsuz sayıda fiziksel zorlukla dolu, hiçbir seçici mekanizmanın çalışmadığı ve hazneden rastgele çekilen becerileri gerçekleştirmesinin istendiği bir hazne (Hopper Model) yaratılarak, zindeliğinizin (hazırlılık halimizin), diğer bireylerle ilişkili olarak bu görevlerde iyi performans gösterme kapasitenizle ölçülebileceğini önermektedir. Bu modelde bilinmeyen ve bilinemeyecek olan durumlara hazırlık evresinin, zindeliğin, tüm görevlerde, hatta alışılmadık görevlerde ve sonsuz değişken kombinasyonlarda birleştirilmiş görevlerde bile iyi performans gösterme becerisi gerektirdiğidir. Uygulamada bu, sporcuyu setler, dinlenme süreleri, tekrarlar, egzersizler, egzersizlerin sırası, rutinler, periyodizasyon vb. eğitim uyarısını geniş ve sürekli çeşitli tutmaya çalışarak bunun anlık bilinemeyen usüllerle testine imkan tanır.
Üçüncü standart, tüm insan eylemleri için enerji sağlayan üç metabolik yolağın, (metabolik yolaklar) fosfajen (veya fosfokreatin) yolu, glikolitik (veya laktat) yolu ve oksidatif (veya aerobik) yol olarak bilinen yolların antrenmanına yönelik protokolleri içerir. İlki olan fosfajen, yaklaşık 10 saniyeden daha az süren en güçlü faaliyetlere hakimdir. İkinci yol olan glikolitik, birkaç dakikaya kadar süren orta şiddetli aktivitelere hakimdir. Üçüncü yol olan oksidatif, birkaç dakikadan uzun süren düşük güçlü faaliyetlere hakimdir. CrossFit 'in teşvik ettiği ve geliştirdiği tam uygunluk, bu üç yolun veya motorun her birinde yeterlilik ve eğitim gerektirir.
Bu üç yolun etkilerini dengelemek, CrossFit 'te yapılan metabolik kondisyon veya kardiyonun nasıl ve neden yapıldığını büyük ölçüde belirler. Bir veya iki tanesini diğerlerini dışlayarak tercih etmek ve oksidatif yoldaki aşırı antrenmanın etkisini fark etmemek, muhtemelen Fitness antrenmanındaki en yaygın iki programlama hatasıdır. Bu hatadan uzaklaşmak için tüm yolakların antrene edilmesini savunan üçüncü standart, sağlığın ölçülebilir hemen hemen her değerinin, hastalıktan zindeliğe ve zindelikten Fitness’a uzanan bir sürekliliğe yerleştirilebileceğini savunur. Örneğin, 160/95 kan basıncı patolojiktir, 120/70 normal veya sağlıklıdır ve 105/55 bir sporcunun kan basıncıyla tutarlıdır, vücut yağının yüzde 40 oranda olması patolojik, yüzde 20'si normal veya sağlıklı ve yüzde 10'u formda. Kemik yoğunluğu, trigliseritler, kas kütlesi, esneklik, HDL veya "iyi kolesterol", dinlenme kalp atış hızı ve düzinelerce diğer yaygın sağlık ölçütleri için benzer bir sıralamayla öncelikli sağlık parametrelerinin düzenlenmesini hedef alır.
1970'lerde bir Fitness eğitmeni yada profesyoneli, bir sağlık kulübünde mesai alan, genelde fiziksel görünüşüyle dikkat çeken en uzun veya en güçlü olan kişi olurdu. Bu algı çok sürmeden, fiziksel görünümün egzersiz bilimi veya antrenman bilimi noktasında nitelikli profesyonel olmaya delil olmadığı anlaşılmış, alanda uygulama ve akademik birikimle donatılması gereken personel ihtiyacı da ciddi bir konu haline gelince akademilerde hızlıca yetkili personel eğitimleri başlatılmış ve yeni bir meslek grubunun doğmasına neden oluştu. Her ne kadar bazı temel uygulama bilgilerine sahip eğitmenler potansiyel olarak egzersizin akut değişkenleri olan yükler, setler gibi eğitim ilkeleri hakkında yeterli bilgi sahibi olsalar da, beşeri hareketi bilimini (fonksiyonel anatomi, fonksiyonel biyomekanik ve motor davranış) konuları hakkında bilgi ve birikim sahibi olmayabilirler. Fitness programlamasının temelinde yeni başlayan ya da ara veren, devam edenyada gelişimi değişen bir müşteriyi değerlendirmek yaygın bir uygulama değilken Fitness ölçme ve değerlendirme metotları geliştirilmiş ve alanda kullanıma alınmıştı. Anamnez alma, geçmiş tıbbi kayıtları inceleme, sağlığa yönelik risk faktörlerini belirleme, kas dengesizlikleri yada bozulmuş kas rekrutmanlarını tespit etme ve beceri hedefleri mevcut Fitness profesyonellerinin uygulama öncesi alanda pek dikkat ettikleri konular değilken artık standart uygulama olarak kulüplerde yer almaktadır. Kişisel Eğitmen sektörü (özellikle Fitness alanına yönelik) kronik rahatsızlıklar ve kas-iskelet sistemi bozuklukları olan bireylerdeki artış nedeniyle gün geçtikçe hızlı bir şekilde büyümektedir.
Comments