top of page
  • Yazarın fotoğrafıFırat Ç. Erdem

Başkasının rüyası olmak..

Hiç rüyanızda başka biri oldunuz mu? Yada başka bir şey?



Bunu söyle düşünün, başka bir kişi ya da başka bir canlı (kedi köpek gibi bilinen yada hayal gücünüze göre kendi yaratımınız bilinmeyen bir şeyler) olarak kendinizi deneyimlediniz mi?

Biliyorum biliyorum, biraz garip bir girizgah, ama benimle kal, yazının sonu çok SENlik..

Buna rüyada olağan üstü haller sergilediğiniz ‘siz’ de dahil ama. Rüyanızda uçarken yada süper kahraman gibi davranırken mesela. Rüya alemi gerçekten bazen garip ama kimi zaman da bunun farkında olmak daha garip gibi. Tıpkı Inception filmi gibi iç içe rüyalar görmek, rüyada uyanıp yeniden rüya içinde olduğunu fark etmek, hatta daha ileri gidip Lucid Dreaming (rüya gördüğünü fark ederek, rüyaya hükmetme olayı) yaşamak. Hepsi sanki gerçek olmayan bir boyutun kurgusu gibi değil mi. Peki, bu kurgu gerçeğe delilse, hayatınız neye delil olabilir ya da bu uyandığınız ‘gerçek’ bir iç içe rüyanın katmanıysa nasıl anlardınız (ya da aksinin olmadığını nasıl ispatlardınız). İnsanlara ‘diyelim ki Matrix’in içindesin, bedeninden enerji üretiyorlar, hayatın aslında bir yalandan ibaret. Bana bunun aksini nasıl ispatlarsın?’ diye sorduğumda kimsenin bunu %100 ispatlayamayacak olması, (kendi tek başınalıklarına anlamsız kurguları yüklemelerini de bir kaçış olarak görürsek) ve Cogito Ergo Sum’dan öteye köy olmayan yalnızlığımız eşliğinde hemen şunu da soruyorum;

Eğer ki rüyanızda başka bir şeyler olarak var olabiliyorsanız (en azında başka bir boyutta yada var oluş düzeyinde), ve uyandığınızda, rüyanızda olduğunuz şeyin aslı sizseniz, gerçekliğin göreceliği ve bilinemez esasına sorgulayıcıyı bakışla, bu hayatın iç içe bir rüyanın katmanı olma ihtimali ışığında, siz bu rüya hükmündeki hayatınızda aslında başka bilmediğiniz (ve belki asla bilemeyeceğiniz) bir şeyin rüyasıysanız, bunun aksini nasıl ispatlardınız? Karışık mı oldu? Bir kez daha okuyun o zaman. Hala mı anlayamadınız. Peki, konuda bu zaten. Geri dönerek Okumaya devam.


.

.

.


Anladınız artık. Tamam devam edelim. (Ben zaten ilk okumada anlamıştım diyen küçük EGOcan sende gel şöyle. Tamam zekisin anladık.)

Hayatımızın, bilmediğimiz ve belki asla bilemeyeceğimiz bir şeylerin, oluş halinin, canlının vb. (aklınıza gelen gelmeyen) rüyası olma ihtimali çok sıkıcı, evet biliyorum. Ama zamanın görelilik prensibine ve farklı deneyimlenebilme özelliğine aykırı değil. Bir zamanlar yanınızda olanların şu an sadece hatıralarda olması ve geçen zamanı asla anlamamış olmanız bunun en büyük kanıtı değilse başka neyin olabilir bilmiyorum.

Ama asıl can sıkıcı soru bu değil. Düşünün, tüm hayatınız ne olduğunu bilmediğiniz bir şeylerin rüyasıysa, gerçekliğini yitiren benliğiniz, kimliğiniz ve siz birliktesiniz. O şey her neyse, neden sizi bu şekilde deneyimliyor (rüya görüyor) onu dahi bilmiyorsunuz belki tamamen tesadüfi, belki keyfi, belki oda farkında değil. Belki rüya değil kabussunuz. Düşünsenize. Kabussunuz. Bunu ne zaman düşünsem aklıma bir filmde izlediğim iki kişi arasında geçen bir konuşma sahnesi gelir. Adam kadına sorar; “-insanlar kabuslarında canavarlar görürler, acaba canavarlar (yerde yatan ve uyuyan canavarı göstererek) kabuslarında neleri görürler?”. Kadın cevap verir: “-insanları…”. Belki de gerçekten insanlar tarafından zulme uğrayan bir canlının kabusuyuz. O halde sizi siz yapan tüm bu değer yargılarınız, doğrularınız, inanışlarınız, bildiğiniz her şey ve karşıt olduğunuz her şey tamamen birer yalandan ibaret. Düşünün, bugüne kadar deneyimlediğiniz her şey, hayat amacınız / anlamınız, sevdikleriniz, aileniz, tüm kutsal bildikleriniz koca bir yalan. Bu ihtimal karşısında soruyorum, şu an yaptıklarınızın tam tersini yapmanıza engel olan şey nedir? Nedir sizi engelleyen ya da korkutan? Cesur soruların korkak sahipleri olmaz derler ama bu gerçeklikte ki cesaretimin bir korkağın rüyası olma ihtimali canımı sıkıyor.

Gerçekten bunula yaşamak zor olsa da zorluğun içindeki kolay, anlamsızlığın içinde ki anlam ve düşüncenin ardındaki gizli hakikat için bir imkân var.

Eğer zaman içinde zaman ve mekân içinde mekân imkanlıysa, bu rüya gerçeklikten sanırım tek uyanma yolu ölmek olsa gerek. Fakat ölüm bu yolla ne bitiş nede başlangıç olabilir. Çünkü yeni uyandığımız gerçekliğinde başka bir gerçekliğin yansıması, sahtesi ya da rüyası olabilir. Bu sonsuz döngü içinde ancak ve ancak döngünün olma ihtimali (döngünün kendisi) gerçek olacaktır. Bu döngünün kendisini deneyimleyebildiğimiz mutlak gerçek olarak ele alırsak, yukarıda ki sorularımız ışığında, deneyimlenebilen mutlak döngü gerçeğimiz, başka üst bir mutlak döngünün (yada kendini döngü olarak deneyimleyen mutlak döngüsüzlüğün) rüyası olacaktır. Eğer bizim varlık döngümüz, başka bir benliğimizin mutlak döngüsüzlüğüyse, bu deneyimlenebilir gerçeklikte aldığımız tüm kararların ve bunları var eden değer yargılarımızın tek bir gerçek merkeze odaklı olduğunu anlarız : BİZ…

747 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page