top of page
  • Yazarın fotoğrafıFırat Ç. Erdem

Skar Doku ve Sinir Sistemi Parazitleri


İlkel beyin / Subcorkital yapılar duyusal verilerin 'gate keeper' ünvanıyla ilk gözetmenidir. Üst cortikal yapılar istemli hareketlerden ve hareket kalıplarından sorumlu olsada ilkel beynin güvenlik bariyerinden geçmek zorundadır.


Örneğin koparma egzersizi yapan bir sporcunun, daha öncesinde bir spor yaralanması geçirerek el bileğini yaraladığını, (havuzda düşme, bisikletten düşme vb) rehabilitasyon sürecini %100 başarılı geçirerek iyileşme sağladığını düşünelim. Artık ağrının bilekte olmaması ve gelişen hareket kolaylığı, her zaman bilekten gelen duyusal verinin yeterince beyine ulaştığı manasına gelmez.


Beynin kendisi için, "evet ağrı yok ama yolunda gitmeyen bişeyler de var" etkisi tam iyileşme olmadan devam eder. Bölgede olan ve anlam veremediğiniz bilek dirsek omuz hareket kısıtlılıkları, gücü aktaramama belirtileri, mevcut sinir sistemi parazitleri (el bileğinden gelen verinin kısıtlılığı) nedenli beynin kendini koruma altına alma politikasından kaynaklanıyor olabilir.


Denge ve koordinasyon yetersizlikleri, görsel uzamsal beceri yetersizlikleri, yanlış hareket paternleri, stress ve uyku bozuklukları sinir sistemi için nagatif etkenlerdir. Çevre ve öz hareket farkındalığı temelli beyin altiveleri söz konusu olduğunda beynin tahmin edilebilirlik becerilerinin azalması, bilinmeyen bir girdap içinde kaybolması ve sinir sistemi üstünde stress faktörü artışına neden olur.


Ağrı her zaman doku hasarı varsa oluşur, beyinde bir ağrı merkezi vardır yada ağrı reseptörlerimizin olduğu efsaneleri bizim ağrıya, kümülatif sinir sistemi yüklerine ve hareket kalitesine yaklaşımımızı değiştirmelidir.


Hareket ve ağrı söz konusu olduğunda, motor hareketlerin organize ve hazırlık aşama bölgesi Premotor korteks, veri iletimi odağı Sensory korteks, Hareket farkındalığı ve Koordinasyondan sorumlu Cerebellum birincil aktörken, beyinde bulunan tüm asosiyasyon bölgelerinin belli işlevleri aynı anda Fonksiyonel bir yapıda paylaşarak Durumsal farkındalık esaslı ilerlediğini bir nörobelirteç olarak bilmemiz gerekir.


Bu nörobelirteçler görünür ve görünmez tüm skar dokular içinde geçerlidir. Bahse konu sporcunun bileğindeki yaralanma / sakatlanma sonrası deri yüzeyinde görülmeyen yumuşak doku skarları (varsa deri yüzeyindekilerde) beyin tarafından biliçsizce algılanır, düzgün bir şekilde işlenemez, depolanır ve sadece fiziksel değil psikolojik olarakta rahatslıklara (öğrenilen ağrı sendromu, depresyon vb. ) yol açar. İç yada dış skarları vucudun uzak bölgelerinde nedeni anlaşılmayan akut yada kronik ağrılara neden olabilir ve hareket kısıtlılıkları yaratır.




Skar doku, yoğun bir fibrözik bir yapıyla hasarlı / yaralı dokunun etrafını sarararak doğal bir iyileşme süreci oluşturur, bu yeni oluşan dokular, sağlıklı olan dokulara göre daha az iletim becerisine sahiptir ve kolajen yapı henüz %100 Fonksiyonel değildir. Oluşan bu yeni yapı çevresinde bulunan fasya, tendon, kas (veya bulunduğu yere göre derin iç organ fasyalarına) bağlantı kurarak tutunur. Bu tutunum bölgedeki normal iletişimi de etkileyerek sinirler, kan lenfatik damarlar fasya ve diğer dokuları da etkileyerek bölgede (+\-) 2 derece kadar ısı değişimine neden olur, veri aktarımı etkilenen yolaklar sinir sistemi paraziti yaratır ve elektriksel stimülasyonların 10 kat daha az iletimine neden olur.


UZMAN GÖRÜŞÜ

Vakaya multidisipliner bir yaklaşımla, RNT ve DNS uygulamaları, nöralterapi, osteopati, akupunktur uygulamaları, graston destekli cupping ve hareket terapisi, nörobilim temelli hareket farkındalığı bahse konu sinir sistemi parazitleriyle başa çıkmadan faydalı olacaktır.




Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page